“2023’e Doğru TÜBİTAK ile Geleceğe Bakış" çalıştayı TÜSSİDE’de Düzenlendi

-A +A

“2023’e Doğru TÜBİTAK ile Geleceğe Bakış Çalıştayı”, TÜBİTAK TÜSSİDE Konferans Salonunda düzenlendi. Çalıştaya katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, açılış konuşmasında, TÜBİTAK'ın bütün birikiminin, 2023 hedeflerimize bizi ulaştıracak olan 'teknoloji atılımı' için seferber edileceğini söyledi. TÜBİTAK'ın, herkesin üzerine titremesi, el üstünde tutması gereken önemli kurumların başında geldiğini belirten Bakan Özlü, Türkiye'nin gücüne güç katan, kapılarını bilim insanlarına ve araştırmacılara ardına kadar açan, verdiği burslarla ve teşviklerle sayısız gence umut olan TÜBİTAK'ı daha da işlevsel bir kuruma dönüştürmek durumunda olduklarını kaydetti. Değişen koşullara, taleplere, ihtiyaçlara göre TÜBİTAK'ın yeniden yapılandırılmasını gündeme aldıklarını ifade eden Özlü, "TÜBİTAK'ın bütün birikimini, 2023 hedeflerimize bizi ulaştıracak olan 'teknoloji atılımı' için seferber edeceğiz. Tüm bunları yaparken, TÜBİTAK'ın özerk yapısını koruyacağız. TÜBİTAK'ı, kamu kurumlarının tüm Ar-Ge projelerinin, en temel paydaşı olarak tasarlayacağız. TÜBİTAK, Ar-Ge'nin, araştırmacıların ve bilim insanlarının ilk adresi olacak" diye konuştu. Bakan Özlü, 4. Sanayi Devrimi'nin, teknolojiyi, bilimi, sanayiyi, üretimi ve pazarlamayı kökünden dönüştürdüğü bir sürecin içinden geçtiklerini belirterek, yeni sanayi devrimi karşısında, mazeret üretmek gibi bir lükslerinin olmadığını vurguladı. Bu süreçte ülke ve millet olarak, TÜBİTAK'tan çok şey beklediklerini aktaran Özlü, şunları söyledi: "Elbette sadece TÜBİTAK'tan değil, üniversitelerden, teknoloji geliştirme bölgelerinden ve özel sektörden büyük beklentilerimiz vardır çünkü, bizi geleceğe taşıyacak olan en önemli enstrümanın, bilim ve teknoloji olduğunu biliyoruz.Ülkemize; bilim ve teknoloji alanında sıçrama yaptıracak olan bütün kurumlarımızın, uyum içinde hareket etmesini istiyoruz. Bilimden kopuk bir teknoloji, teknolojiden kopuk bir sanayi düşünülemez. Bizim bütün gayretimiz, tüm bu kavramların birbirini anlaması, desteklemesi ve aynı hedef etrafında buluşmasını sağlamaktır. Üniversitede üretilen bilginin teknolojiye dönüşmesi, üretilen teknolojinin ticarileşmesi şarttır. Dolayısıyla ürüne dönüşmeyen bilgi, çöpe atılmış demektir."

"Parolamız, 7/24 bilim, 7/24 teknoloji olacak"

Özlü, Türkiye'nin büyük hedefleri ve idealleri bulunan bir ülke olduğunu, bu nedenle her türlü gücün temelini oluşturan bilgiyi çöpe atamayacaklarını belirterek, "Böyle bir tercihimiz, böyle bir lüksümüz, tembellik yapmak, ağırdan almak, zamana yaymak gibi bir lüksümüz yoktur, olamaz. Özellikle bilimde ve teknolojide elimizi çabuk tutmak, hızlı davranmak ve sonuç odaklı hamleler yapmak zorundayız çünkü hepimiz biliyoruz ki bilim, tembelliği affetmez. Bilimsel üretimin ve teknolojik gelişimin, hafta sonu tatili olmaz.
Bu nedenle mesai saatleriyle sınırlı bir bilimsel çalışma anlayışını, elimizin tersiyle iteceğiz. Parolamız, 7/24 bilim, 7/24 teknoloji olacak. Daha az bürokrasi, daha çok bilim anlayışına, dört elle sarılacağız" diye konuştu. Başından beri savundukları bilim, teknoloji ve sanayi politikalarının meyvelerini almaya başladıklarını aktaran Özlü, Ar-Ge merkezleri, tasarım merkezleri ve teknoloji geliştirme bölgeleri için belirledikleri hedeflere ulaştıklarını dile getirdi. Özlü, "Bugün ülkemizde bin 37 Ar-Ge ve tasarım merkezi, 76 teknoloji geliştirme bölgesi var. Ar-Ge ve tasarım merkezlerimize, teknoloji geliştirme bölgelerimize ve bilim merkezlerimize son derece cömert teşvikler vermeye devam edeceğiz" dedi.

"Ar-Ge ve inovasyon, sanayinin beynidir"

Ar-Ge ve inovasyonun sanayinin beyni olduğuna, bugün uluslararası piyasalarda rekabet edebilme gücünün en önemli göstergesinin Ar-Ge yatırımları olduğuna değinen Özlü, "Dünyada söz sahibi olan birçok firma, satış gelirlerinin yüzde 5 ile 15'i arasındaki kısmını, Ar-Ge harcamalarına ayırmaktadır. Dolayısıyla Ar-Ge'den, tasarımdan ve inovasyondan kaçamayız.Aksine, tüm bu kavramları kucaklamak zorundayız. Türkiye, dış ticaret açığını daha çok Ar-Ge, daha çok inovasyon, daha çok tasarım ve daha çok markalaşma ile kapatacak potansiyele sahiptir.Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarımızı artıracak, bunları dünya standartlarına çıkaracağız.Hiçbir surette teknolojiye, bilişime, yazılıma, Ar-Ge'ye, inovasyona, tasarıma yatırım yapmaktan geri durmayacağız" diye konuştu. Bilim, devlet ve özel sektörün stratejik ortak mantığı ile hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Özlü, "2023'e doğru TÜBİTAK ile Geleceğe Bakış" çalıştayının bu stratejik ortaklığı güçlendireceğini ifade etti.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Mandal: “Nitelikli Bilgi ve Nitelikli İnsana İhtiyaç Var”

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Çalıştayda “Bilim, Teknoloji ve Yenilik Ekosisteminde TÜBİTAK” konulu sunum yaptı. TÜBİTAK’ın Türkiye için önemine değinen Prof. Mandal, 2023 hedeflerine doğru giderken TÜBİTAK’ın buna daha iyi katkı sunması için değerlendirmelerde bulunulacağını söyledi. Türkiye’de bin 37 Ar-Ge ve tasarım merkezi, 76 teknoloji gelişme bölgeleri ve 185 üniversitenin bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Mandal, "Tam zamanlı eş değer araştırmacı sayımıza baktığımız zaman 2006'dan 2016'ya geçerken 2 katına yakın bir artış var. Bunu yine özel sektördeki payımız 33'lerden 52'lere çıkıyor. Bu değerlendirildiğinde rekabet ettiğimiz ülkeler açısından iyileşmeye açık olan yönlerimiz gözüküyor. Yüzde 52 sanayideki tam zamanlı eş değer araştırmacı sayımıza bakıldığında iyi bir gelişme" diye konuştu. 2006 ila 2016 yılları arasında bilimsel yayın konusunda 2,1 katına çıktıklarını anlatan Prof. Dr. Mandal, "Patent sayısında 4 kat artışımız var. Dünya sıralamasında yayında 18. sıradayız, patent sıralamasında 21. sıradayız ama bunu nüfusla ilişkilendirdiniz zamansa 18'inciliğimiz 53'de değerlendiriliyor. Yine 21. sırada olan durumumuz patentte 40'larda, yine burada iyileşmeye açık yönümüzü görüyoruz" ifadesini kullandı. Prof. Dr. Mandal, TÜBİTAK'ın destek programlarından bahsederek, Türkiye'nin inovasyonda sınıf atladığını bildirdi. Türkiye'deki Ar-Ge, teknoloji geliştirme ve inovasyon noktasındaki gelişmeleri anlatan Prof. Dr. Mandal, şöyle konuştu: "Türkiye uzunca yıllar 4. ligdeydi. Bunun 3. ligine geçti ama iyi bir başarı mı? Evet iyi bir başarı, önemli bir başarı ama süreçteki yerimiz değerlendirildiği zaman biz turuncudan sarıya geçtik. Önümüzde Türkiye'ye yakışır bir şekilde gidilmesi gereken yol var. Türkiye hala yatırımın geldiği bir ülke bu teşvik edici unsur, bunun destekleyicileri yükseköğretim, insan kaynağı, üretilen Ar-Ge'nin ne kadar yüksek teknolojili ürün düzeyin olduğu, işletme yapılarının buna uygunluğuna bakıldığı zaman iyileşmeye açık olan yönlerimiz çünkü 14. market büyüklüğümüz bizi yukarı doğru çekmeye çalışırken insan kaynağı, üniversitelerimizin Ar-Ge düzeyi, Ar-Ge niteliğinin yüksek teknolojide olup olmadığı bunlar 50-60'larda bizi tersi yönde çeken eğilimler." Tüm dünyada ihtisaslaşmanın konuşulduğunu belirten Prof. Dr. Mandal, "Nitelikli bilgi ve nitelikli insana ihtiyaç var. Bilgi üretelim ve insan kaynağını geliştirelim. Bunun anahtar kelimesi nitelikli bilgi ve nitelikli insan. Bunun da ancak temel araştırma, teknoloji geliştirme ve ticarileşme zincirinde bir bütün olarak çalışılabilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Zor bir süreç, bunları bağımsız yönetmek çok kolay zaten bütünleşik yönettiğimiz zaman girdi esaslı yaklaşımdan çıktı esaslı yaklaşıma doğru dönüşmüş olacağız. İnsan kaynaklarına bireysel yaklaşımdan kritik kitleler oluşturmaya, insan kaynağının niteliğini, doktoralı insan kaynağına geliştirmeye... Uluslararası Ar-Ge projelerine baktığımız zaman da her alana her ülkeye gitmekten daha çok bazı ülkelerde daha ihtisaslaşma, bu özellikle bizle aynı veya bizden daha iyi ülkelerle stratejik işbirliği ama aynı zamanda ülkemizin makro hedefleri kapsamında bizim gelişmekte olan coğrafyalara yönelik de iletişim ve etkileşimimizin artmasına yönelik destek programlarının olabileceği görüşündeyiz. Özellikle Orta Doğu, Afrika ülkeleri ve az gelişmiş ülkeler olmak üzere" diye konuştu.

Çalıştay, “TÜBİTAK’ın mevcut destek ve hizmetlerine ilişkin durum değerlendirmesi" ve "TÜBİTAK'ın gelecek dönem program ve süreçlerine yönelik öneriler" bölümleriyle devam etti.

01.04.2018