TÜBİTAK Bilim Ödülü Sahibi Prof. Dr. Özcan Erel ile Söyleşi

-A +A

Prof. Dr. Özcan Erel

1963 yılında Konya’nın Kulu ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kulu’da tamamladı. 1986 yılında, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Çankırı Şabanözü’nde Pratisyen hekim olarak iki yıl mecburi hizmet yaptıktan sonra, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalında ihtisasını tamamladı ve 1993 yılında Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı’na kurucu öğretim üyesi olarak atandı.  Aynı anabilim dalında 1998 yılında doçent oldu, 2004 yılında profesörlüğe yükseldi. 2011 yılından beri de, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışıyor. Prof. Erel, evli ve üç çocuk babası.

Bilimsel Çalışmaları:

Prof. Dr. Özcan Erel’in temel araştırma alanları, oksidan-antioksidan sistemler, demir metabolizması ve enzimler. Bugüne kadar söz konusu alanlarda çok sayıda biyokimyasal ölçüm yöntemleri geliştiren Prof. Erel’in, “Toplam Oksidan Seviye (TOS)”, “Toplam Antioksidan Seviye (TAS)”, “Paraoksonaz (PON1)”, “Arilesteraz (Ares)”, “Ferroksidaz Aktivitesi”, “Enzimatik Çinko” ve “Tiyol-Disülfid Dengesi” ölçüm yöntemleri, halen uluslararası ölçekte yaygın olarak kullanılıyor. Bu çerçevede üretilen TAS, TOS, PON1 ve Ares ölçüm kitleri, otuzdan fazla ülkeye ihraç ediliyor. Prof. Erel’in yakın zamanlarda geliştirdiği kandaki demir-şelatör ilaç düzeyini, şelatörün bağladığı demir miktarını ve doymamış demir bağlama kapasitesini ölçen yeni yönteminin, demir şelasyon tedavisinde doz belirleyici olarak kullanılacağı ve akılcı ilaç kullanımına kılavuzluk edeceği öngörülüyor. Prof. Erel’in bu yöntem temelinde geliştirdiği kit,  Medica 2015 fuarında uluslararası piyasaya sunuldu.

Prof. Erel’in, Türkiye’den, uluslararası alanda tıbba son 10 ve 50 yılda en çok halis katkı yapan bilim insanı olduğuna dair bir istatistiki veri yayınlandı. (Anatol J Cardiol. 2015 Feb;(15):172-4, Ulusal Cer Derg 2013; 29: 105-14)

Prof. Erel, TÜBİTAK Bilim Ödülü’nden önce üç ödül daha aldı: 2007 yılında ABD’de “11. Annual John M. Kinney International Award”. Diğer iki ödül ise “İstanbul EXPO-2007 Tıbbi Proje Yarışması Birincilik Ödülü” ve “Şanlıurfa Tıbbi Bilimler Sembol İsim” Ödülü.

“Aklım Erdiğinden Beri Herşeyin Nedenini, Nasılını Merak Ederim; Fırsatım Oldukça da Araştırıp Kafamdaki Sorulara Cevap Ararım”

Prof. Dr. Özcan Erel, bilim insanı olmaya nasıl yöneldiğini şu cümlelerle anlatıyor: “Aklım erdiğinden beri  her şeyin nedenini, nasılını merak ederim ve imkânım,  fırsatım oldukça da araştırıp kafamdaki sorulara cevap ararım. İlkokulda ve orta öğretim dönemlerimde TÜBİTAK Bilim Teknik Dergisi’ni okurdum. Lisede iken TÜBİTAK Genç Bilim İnsanı Yetiştirme Bursu kazanmıştım. Üniversite öğrencisi iken TÜBİTAK’ın düzenlediği üniversitelerarası proje yarışmalarına katılırdım. Asistanlığımdan beri de, alanımda çıkan tüm periyodik bilimsel dergileri okumaya ve kendi koşullarımda bu yayınlardan daha iyisini, daha ilerisini çıkarmaya çalışırım. Her zaman mevcut bilgiyi ve ürünü en ince ayrıntılarına kadar kavrayıp onu daha yüksek bir noktaya çıkarma çabası içinde oldum. Teorik bilgileri inovatif ürünlere de dönüştürmeye çalışarak, bu alanda önde ve öncü olmak, kendimin ve ülkemin refahına katkıda bulunmak bilimsel ufkumu çerçeveliyor.”

“TÜBİTAK Ödülü Şimdiye Kadarki Çalışmaların, Emeğin ve Çıkarılan Ürünlerin Bir Takdiridir”

Prof. Erel, TÜBİTAK Ödülü’nü kazandığını öğrendiğindeki hislerini şu sözlerle ifade ediyor: “Ülkemizin en üst bilimsel kurumu tarafından ödüle layık görülmek kuşkusuz her bilim insanının hayalinden geçer. Bu ödüle layık görülmek beni, ailemi ve de dostlarımı elbette çok mutlu etti. Ödül, şimdiye kadar yapılan çalışmaların, verilen emeğin ve çıkarılan ürünlerin bir takdiridir. Doğrusu, bu ödüle layık olmaya yetecek bir düzeye gelmek için azimle, uzun süreli ve yoğun bir şekilde çalışmak gerekir. Böyle bir çalışma düzeni de ancak, hem benim hem de ailemin fedakârlıklarıyla mümkün olabilmiştir. Dolayısıyla bu başarıda ailemin katkısının ve emeklerinin payı büyüktür. Ama şunun altını çizmeliyim ki çalışmalarımda ödül; belirleyici, esas motivasyon değil. Araştırmak, bulmak, keşfetmek, katkıda bulunmak... Esas önemli olan bunlar.”

Prof. Erel’in, Bilim İnsanı Olmak İsteyen Gençlere Önerileri:

Prof. Dr. Özcan Erel, başarıya ulaşmanın yollarının kişiden kişiye farklılık gösterebileceğinin altını çizerek, bilim insanı olmak isteyen gençlere şu önerilerde bulunuyor: “Doğrusu, bu mevzuda herkese uyacak, belirli, standart ve değişmez formüller, reçeteler bulunduğunu düşünmüyorum. Başarıya ulaşmanın yolları kişiden kişiye tahmin edemeyeceğimiz boyutlarda farklılıklar gösterebilir. Yine de bazı genel şeyler söylenebilir elbette. Deneyimime göre bilim insanı olmak için rutinin dışına çıkmak gerekir. Her şeyi bilmek ve çalışmak yerine ilgilenilen konunun tüm ayrıntılarına hâkim olup; sabırla, sebatla, planlı ve programlı çalışmak başarıya götürebilir kişiyi. Mevcut bilgi kümesine yeni, farklı ve özgün olarak nelerin eklenebileceğini belirlemek, kanaatimce, bilimsel çalışmanın, keşfin, inovasyonun en önemli aşamasını oluşturur. Hedefi belirleme, iyi bir planlama ve ardından sistematik ve sabırlı çalışma başarıyı getirecektir.”

23.11.2015