9
TÜBİTAK
T ü r k i y e B i l i m s e l v e T e k n o l o j i k A r a ş t ı r m a K u r u m u
önümüze geldiği süreçten geçiyoruz. Kompozit teknoloji-
lerle ilgili bir ARGE açılış töreninde vurguladığım gibi, yeni
teknolojilerin, nanoteknoloji, kompozit teknoloji, diğer yeni
teknolojileri biz sanayi devriminden ya da iletişim devrimin-
den daha süratle intibak ettirmek, bu teknolojik değişimleri
bizzat gözlemlemek, yeni nesillere bu teknolojik değişimin
sonuçlarıyla değil sebepleriyle ilişkilendirerek yeni teknolo-
jileri üretebilecek kapasiteye yöneltmek sorumluluğumuz
var. Bu anlamda Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun asli gö-
revi, sadece üretilen bir teknolojiyi ülkemize nasıl taşıyacağı
sorusu değil ülkemizde yeni bir bilimsel zihniyetin gelişme-
siyle teknoloji üretimini sağlayabilecek bir alt yapının nasıl
geliştirileceği sorusuyla ilgilidir."
Son 12 yılda gerçekleştirdikleri ekonomik hamlelerin son
derecede bir başarı hikayesi itibarıyla gıpta ile takip edildiği-
ni vurgulayan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Şimdi insan kaynağımızın, bilim ve teknolojiyle buluştu-
ğu ve bir anlamda hem niceliksel hem de niteliksel bir dönü-
şümü beraberinde getiren yeni bir hamle dönemini başlat-
mak durumundayız. Bu da tek tek insan kaynağımızın eğitim
düzeyini yükseltmek, yeni ve ufuk açıcı bir zihniyet inşa et-
mek, öğrencilerimizi geleceğe hazırlarken sadece meslek
sahibi olmak değil aynı zamanda bilgi paradigmasının bütü-
nünü dönüştürebilecek şekilde güçlü alt yapıya sahip olmak
idealiyle yetiştirmek durumundayız. Nihai ölçüde ülkelerin,
devletlerin en büyük kaynağı, insan kaynağıdır. Bütün di-
ğer kaynaklar tüketilebilir. Bugün doğalgaz ve diğer yeraltı
kaynaklarının her birinin rezerv ömrü var. Tarihte hiç tüke-
tilmeyen, bazen israf edilen, bazen maalesef savaşlarda bü-
yük kayıplar yaşanan ama hiç tüketilmeyen tek kaynak insan
kaynağıdır. Çünkü tarih ile insan arasında doğrudan ilişki var.
İnsanın olmadığı yerde zaman ve tarih anlamını kaybeder."