Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı çocuk evi ve çocuk evleri sitesinde kalan 14 çocuk, TÜBİTAK’ın paydaşı olduğu Deneyap Teknoloji Atölyeleri Öğrenci Seçme Sınavı’nı kazanarak atölyelere katılma hakkı kazandı.
Devlet koruması altındaki 14 çocuk TÜBİTAK’ın kurduğu “Deneyap Teknoloji Atölyeleri Öğrenci Sınavını kazandı. Sınavda büyük başarı yakalayan çocuklara, robotik ve kodlamadan nano teknolojiye, tasarım ve üretimden yapay zekaya kadar 11 farklı alanda eğitim verilecek.
TÜBİTAK paydaşlığında, geleceğin mühendislerini, teknoloji girişimcilerini ve teknoloji liderlerini yetiştirmek üzere kurulan, “Deneyap Teknoloji Atölyeleri” teknoloji üretme yetkinliği yüksek gençleri bir araya getiriyor.
Programa 81 ildeki ortaokul düzeyindeki 4. Ve 5. Sınıflar, lise düzeyindeki 8. Ve 9. Sınıflar ile lise hazırlık sınıflarındaki öğrenciler başvuru yapabilirken, eğitim almak isteyen öğrenciler, E-Sınav, Çevrim içi Eğitim ve Görev Tamamlama, Uygulama Sınavı olmak üzere üç aşamalı öğrenci seçme sınavına tabi oldular.
11 farklı alanda eğitim
Bu doğrultuda “Deneyap Teknoloji Atölyelerine” başvuru yapan kuruluş bakımı altındaki çocuklara, sınava hazırlanmaları için üniversiteler ile iş birliği yapılarak eğitim verildi.
Sınavı kazanan gençlere, "Tasarım ve Üretim”, “Robotik ve Kodlama”, “Elektronik Programlama ve Nesnelerin İnterneti”, “İleri Robotik”, “Siber Güvenlik”, “Enerji Teknolojileri”, “Havacılık ve Uzay Teknolojileri”, “Yazılım Teknolojileri”, “Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji”, “Mobil Uygulama” ve “Yapay Zeka” olmak üzere 11 farklı alanda eğitimler verilecek.
“Hedefleri uğrunda çalışan tüm çocuklarımız geleceğin teknoloji yıldızı olma potansiyeline sahip”
Konuyla ilgili sosyal medya üzerinden açıklama yapan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı çocuk evi ve çocuk evleri sitesinde kalan 14 çocuğumuz, TÜBİTAK olarak paydaşlarından biri olduğumuz Deneyap Türkiye’nin yeni öğrencilerinin belirlendiği 'Deneyap Teknoloji Atölyeleri Öğrenci Seçme Sınavı'nı kazanarak geleceğin teknoloji yıldızları olma yolunda çok değerli ve önemli bir adım attılar!” dedi.
“Hedefleri uğrunda çalışan tüm çocuklarımız geleceğin teknoloji yıldızı olma potansiyeline sahip” vurgusu yapan Mandal, “Sınavı kazanan çocuklarımız, robotik ve kodlamadan nano teknolojiye, tasarım ve üretimden yapay zekaya kadar 11 farklı alanda Deneyap atölyelerinde eğitim alarak, gelecekte Milli Teknoloji Hamlesi’nin bayrağını çok daha yükseklere taşıyacaklardır. Kurumumuzun misyon ve vizyonu doğrultusunda, bilimsel ve teknolojik farkındalığı Ülkemizin dört bir yanında yaymak, tüm çocuklarımızı ve gençlerimizi bilimsel ve teknolojik yetkinlikler ile donatarak daha güçlü ve daha müreffeh yarınlara ulaşmak için hiç durmadan çalışacak ve birlikte başaracağız. Tüm zorlukları aşarak, azimle, inançla ve kendilerine olan güvenle bu sınavı kazanan 14 çocuğumuzu ayrı ayrı tebrik ediyor, başarılarının devamını yürekten diliyorum. Biz çocuklarımızla, gençlerimizle yani geleceğimiz ile güçlüyüz! Her daim yanınızda olmayı sürdüreceğiz.” değerlendirmelerinde bulundu.
Türk Dünyası Ulusal Bilim Akademileri Birliği 7. Genel Kurul Toplantısı Ankara’da gerçekleşti. Toplantının açılış konuşmasını Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım yaptı. Yıldırım, “Yapacağımız bu yoğun çalışmanın Türk devletleri için, Türk devletlerinin gelecek vizyonu için yeni bir hamlenin başlangıcı olacağına yürekten inanıyorum. Geçtiğimiz otuz seneyi dikkate aldığımızda katettiğimiz mesafe hiç de ihmal edilecek düzeyde değil. Ancak olmamız gereken yer burasıdır. Daha gidecek çok yolumuz var, yapacak çok işimiz var. Burada önümüzü açan, geleceğimizi aydınlatan bilim olacaktır. Sizlerin yön ve yol gösterdiğiniz olacaktır.” dedi.
“Biz bu 21. yüzyılı sadece Türkiye yüzyılı değil, aynı zamanda Türklerin 100 yılı olarak da görüyoruz ve bunu böyle kabul ediyoruz. Gelecek Türk dünyasının, Türk devletlerinin olduğuna yürekten inanıyorum.” diyen Yıldırım, “Hem bulunduğumuz coğrafyanın stratejisi Doğu ile Batı arasında bir köprü olması hem de dünyanın çok büyük doğal kaynaklarının bu coğrafyada yer alması, değişik kültür ve inançların geçiş noktasında olması, sadece Uzakdoğu Avrupa değil, aynı zamanda Afrika ile de bütün milletlerin buluştuğu, birleştiği, fırsatların olduğu kadar tehditlerin de tarih boyunca yoğun bir şekilde yaşandığı bir coğrafyadayız. Bu coğrafyada olmanın da bize getirdiği çok önemli sorumluluklardır.” değerlendirmelerinde bulundu.
“Gönül isterdi ki bugün bu konuşmayı yaparken kulaklık, tercüme kullanma ihtiyacı duymasaydık.” temennisinde bulunan Yıldırım, “Türkler dünyanın neresinde olursa olsun birbiriyle, tercüman aracılığıyla değil, gönülden gönüle ve dilden bile haberleşebilmelidir. Bunu başaramazsak diğerlerinin çok önemi yoktur. Onun için biz birinci hedef olarak önümüze alfabe birliğini koyduk. Alfabe birliği ortak dilin ortak iletişimin alfabesidir. Eğer bunu başarırsak öyle inanıyorum ki ortak bil konusunda da çok ciddi bir yol almış olacağız. Burada bizim özellikle talebimiz var. Bu konuyu en öncelikli bir madde olarak ele almaları ve süreci uzatmak değil, sonuç odaklı çalışmanın yollarını bulup karar vericileri, siyasetçileri cesaretlendirmelerini istiyoruz. Sizlerin ortaya koyacağı bilimsel gerçekler ışığında biz karar vericilerin işi daha da kolay olacak ve böylece bu iş fiile dönüşmüş olur. ” ifadelerini kullandı.
Binali Yıldırım “Sadece bilgiye sahip olmayacağız. Bilgiyi de üreteceğiz. Ve bu bilgiyi önce kendi devletlerimizin, kendi milletimizin daha sonra da bütün insanların faydalanması için gereken katkıyı sağlayacağız. Bu konuda bizim tarihimiz büyük başarılarla dolu. Bugün bizim ilim adamlarımızın adından daha az bahsedilmesi bizi karamsarlığa sürüklemesin. Yusuf Has Hacipler, Kaşgarlı Mahmutlar, Farabiler, İbn-i Sinalar, Ulu Beyler, Ali Kuşçular, Ahmet Yesevi'ler, Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaş ve daha niceler, Bunlar bizim medeniyetimizin, bizim geçmişimizin gurur kaynağı, bilim ve düşünce insanları. Bu değerleri dünyaya büyük eserler bırakarak sahip olan bir millet bugün de Türklerin yüzyılında tekrar parlak dönemlerini yaşatabilir. Bunun tam da arifesinde olduğuna ben yürekten inanıyorum. Bu yüzyıl Türklerin yüzyılı olacak ve güneş her zaman olduğu gibi artık doğudan daha parlak doğmaya devam edecek.” diye konuştu.
“Uzmanlıklarımız ve kaynaklarımızı bir araya getirerek birlikte çeşitli bilimsel alanlarda anlamlı ilerlemeler sağlayabileceğimize inancımız tamdır”
Türk Akademisi Başkanı Prof. Dr. Şahin Mustafayev, “Ülkelerimizin bilim camiası, çeşitli alanlarda elde ettiği başarılara doğru büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir. Bu ilerlemeler sadece kendi toplumlarımıza faydalı olmakla kalmıyor, aynı zamanda dünya şartındaki bilgi birikimlerine de katkıda bulunuyor. Bu bağlamda Türk Akademisi olarak 2023'ten başlayarak Türk dilleri, ortak Türk tarihi, Türk halklarının ortak kültürü, edebiyatı, etnografyası, ortak Türk alfabesi alanında 30'a yakın yeni bilimsel araştırma projeleri başlamış bulunuyoruz. Bunların bir kısmı başarıyla bitebildi, diğerleri devam etmektedir. Bununla birlikte önümüzdeki ıslamaların da farkında olup üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız gerekiyor. Genişletilmiş sorumluluklarımızla Türk Akademisi olarak Türk Dünyası Bilim Camiası'na anlamlı katkılarla bulunmayı edebiliyoruz.” değerlendirmelerimde bulundu.
“İş birliği çabalarımızı geliştirmeyi, görüşlerimizi geliştirmeyi, görüşeceğimiz bu toplantıda Türk Akademisi'nin bu önerilerine ilişkin görüşleriniz ve geri bildirmeleriniz çok değerli olacak.” diyen Mustafayev, “Daha sonra proje temeli iş birliğine doğru ilerleme yönündeki kritik kararlarımız, Türk Dünyası Milli Birliği Akademileri Birliği için büyük bir kırılma noktası olmuştur. Söz konusu kararlar, bu platformumuzun çarşı sağlığında somut sonuçları elde etmeye yönelik kolektif arzumuzu iddia etmekteyiz. İşbirliğimizin bu yeni aşamasında platformumuzun tüm üyelerinin aktif katkılarını bekliyoruz. Uzmanlıklarımız ve kaynaklarımızı bir araya getirerek birlikte çeşitli bilimsel alanlarda anlamlı ilerlemeler sağlayabileceğimize inancımız tamdır.” diye konuştu.
“Türk devletlerinin ortak ihtiyaçlarının belirlenmesi ve burada bir ortak yol haritası oluşturulması önem arz ediyor”
Toplantıda “Yeni alanlarda iş birliğinin geliştirilmesine ilişkin görüş alışverişi” oturumunda söz alan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, “Türk Devletleri Arasında Stratejik Araştırma İşbirliği Gündemi” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Mandal, özellikle Türk devletlerinin ortak ihtiyaçlarının belirlenmesi ve burada bir ortak yol haritası oluşturulmasının önemine işaret etti.
Kısa ve Uzun Vadede önemli Küresel Risklere vurgu yapan Mandal, “Tüm dünyanın karşı karşıya olduğu ortak sorunlar var. İklim değişikliği başta olmak üzere özellikle bizim coğrafyada gıdaya ulaşma zorluğu, suya ulaşma zorluğu, bunların beraberinde getirdiği daha fazla göçle karşı karşıya kalma. Bu göçlerin bir kısmı da iç göçler. Dışarıdan değil yaşanan afetler sonrası, afetlerden kastımız sadece deprem değil sel ve yangınlar gibi afetler ve beraberinde gelen ekonomik sorunlar. Toplumsal kutuplaşmalar… Teknolojinin olumlu yönleri yanında olumsuz yönlerinin de tanımlanması… Şu an konuşuyor olduğumuz başlıklar esasında tüm dünyanın üzerinde odaklandığı ve henüz bugün için bir çözüm oluşturulamamış başlıklar. Tek başına bir başlığı ele aldığımız zaman üzerinde çalışması kolay ama aralarındaki ilişkiyi konuştuğumuz zaman daha karmaşık, değişken ve dinamik olduklarını görüyoruz.” dedi.
“Ne yazık ki 2023 yılı dünyadaki senaryoların çok daha kısa zamanda gerçekleşebileceğini söyledi. Sıcaklık artışı bir büyük dereceye şu an ulaşılmış durumda. 2050 için yapılan senaryolar 2023 yılında gerçekleşti. Geleceğe baktığımızda daha büyük bir tehditle karşı karşıyayız.” diyen Mandal, “Dünyadaki bir buçuk derecelik bir değişimin bu coğrafyayı, ve tüm devletlerin coğrafyalarını nasıl etkilediğini görüyorsunuz. Ve özellikle senaryoları 2, 3 ve 4 dereceye doğru değiştirdiğimiz zaman etkileri daha riskli bir boyutta görebiliyoruz. Bu yüzden Türk devletlerinin, akademilerinin bir araya geldiği zaman, devlet başkanlarına en önemli önereceği şey; biz bu sorunun üstesinden bilimle, araştırmayla, inovasyonla nasıl üstesinden gelebileceğiz olmalıdır.” vurgusu yaptı.
K,9“Bilimden ve Teknolojiden Güç Alan Türk Devletleri Olarak Birlikte Başaracağız!”
Türk Dünyası'nın 2040 yılı vizyon belgesi hazırlanırken esaslı bu öngörülerin tümünün yer aldığından duyduğu memnuniyeti paylaşan Mandal, “Tüm dünya da aynı önerinin üzerinde aynı çalışmaya, sonuç oluşturmaya çalışıyor. Ve bu tek bir devletin, tek bir kurumun üzerinden geleceği bir başlık değil. Daha fazla birlikte çalışmanın gereksinimini ortaya koyuyor. Birçok devletin birlikte çalışma gereksinimini ortaya koyuyor.” dedi.
12. Kalkınma planımızda yer alan 5 ana başlıkla stratejik hedeflerin uyumlu olduğuna dikkat çeken Mandal, “Aralık’ta belirlenen başlıklar, dijital teknolojilerdeki gelişmelerin bizim hayatımızdaki nasıl bir parçası olacağı, işte bunun içerisinde yeşil enerji teknolojileri, özellikle yeşiliyle beraber kullanabileceği, Diğeri, çevre ve su. Bir diğeri de uzay ve havacılık noktası. Dokümanda deprem veya afetler de bahsediliyor ama ayrı bir başlık olarak ele alınır mı birlikte karar verilmesi gereken bir konu. Bu ana temaların her biri için ayrı ayrı çalışma grupları oluşturulmasını önererek, ilk dönem sekretarya görevini TÜBİTAK olarak üstlenmeye hazır olduğumuzun altını çizmek istiyoruz.” değerlendirmelerinde bulundu.
Hazırlanan dokümana ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Mandal, “Önemli bir doküman ama nokta olmaması lazım Burada virgül koyup, bunu nasıl uygulayacağımız konusunda da çalışmalara devam etmeliyiz. Öncelikle bu dokümanın revizyonları ile birlikte, bugün gelen görüşlerle birlikte, revize edilip belli bir sürede kurulun, heyetin karar vereceği bir zaman diliminde kabulü yapılması, ve takibinde de işte her ülkeden ikişer kişinin dahil olacağı bir mekanizma ile bu konuda alınan yok kat edilen mesafelerin değerlendirmesi üzerine sonuç almak gerekiyor” diye konuştu.
Bakanlar düzeyinde de bir hazırlık yapıldığını hatırlatan Mandal, “En azından Türkiye tarafı olarak. Yedi başlık altında çalışılıyor. Bizim yaptığımız bu çalışmanın, bu oluşturulan çalışmanın ona öncü çalışma olarak direkt girdi sağlayacağını düşünüyoruz.” İfadelerini kullandı.
Prof. Dr. Mandal, “Bilimden ve teknolojiden güç alan Türk devletleri olarak birlikte başaracağız” vurgusu yaptı.
TÜBİTAK Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Daire Başkanı Hande Alpaslan da 26 Aralıkta Ankara’da “Bölgesel ve Küresel Sorunların Üstesinden Gelmek için Türk Devletleri Arasında Bilim Temelli Çok Taraflı İşbirliği ve Birlikte Geliştirme” başlıklı çalıştayda alınan kararlar ve sonrasında yapılan çalışmalara ilişkin paylaşımlarda bulundu.
Alpaslan “Bu çalıştayda dört ana öncelikli alan belirlendi. Bunlar İleri Dijital Teknolojiler, İklim Eylemi için Yeşil Enerji Teknolojileri, “Çevre ve Su” ve “Havacılık ve Uzay” olarak geçti. Ve akabinde Stratejik Araştırma İşbirliği Gündeminin oluşturulması gerekliliği ortaya konuldu. Ayrıca, bu tematik alanlarda, ne tür işbirliklerinin yapılabileceğini tanımlayan 3 temel işbirliği mekanizmasına karar verildi. Bunlar, Ar-Ge, yenilik ve teknoloji transferi projelerinin desteklenmesine yönelik çok taraflı fonlama mekanizmalarının oluşturulması, ortak insan kaynağı geliştirme programları ve araştırma altyapılarının ortak kullanımı olarak tanımlandı.” dedi
Çalıştay sonucunda alınan kararlar doğrultusunda bir doküman hazırlandığını kaydeden Alpaslan, “İlk bölüm, Aralık Çalıştayında belirlenen tematik alanların kapsamlarının aktarıldığı bölümdür. Bu bölümde, işbirliği için alt teknoloji alanları için taslak çalışma yapılmıştır. Bu çalışma yapılırken; Türk Dünyası Vizyonu – 2040, Türk Devletleri Teşkilatının “2022-2026 Stratejisi” , Aralık 2023'teki çalıştayda elde edilen sonuçlar ve yapılan sunumlar dikkate alınmıştır. Bunların yanı sıra küresel teknolojik eğilimler de incelenmiştir. Bu kapsamda OECD, Birleşmiş Milletler ve Gıda ve Tarım Örgütü yani FAO gibi alt kuruluşları, Uluslararası Enerji Ajansı, AB Çerçeve Programı çalışma programları, Dünya Ekonomik Forumu Gelecek Konseyleri ve Gartner vb. Uluslararası STK'ların raporları taranmıştır. Raporun ikinci bölümünde ise 2024-2025 dönemi için alt teknoloji alanları bazında ve 3 temel işbirliği mekanizmasına göre taslak eylemlerin bulunduğu tablo yer almaktadır. “ diye konuştu.
Belirlenen tematik alanlarda yapılan çalışmalara ilişkin detaylı açıklamalarda bulunan Alpaslan, “Uygulama safhasında 4 ana temanın her biri için ayrı ayrı çalışma grupları oluşturulmasını öneriyoruz. Bu gruplarda her ülkenin 2’şer yetkili ile temsil edilmesini öngörüyoruz. Bu kişilere ilaveten alt teknoloji alanlarında teknik bilgiye haiz uzmanların da belirlenerek bu çalışmalarda yer verilmesini önemsiyoruz. Çalışma gruplarının bugünkü toplantıdan sonra faaliyetine başlayıp, yılda en az 4 kere bir araya gelinecek şekilde toplanması gerektiğini düşünüyoruz. İlk dönem sekretaryasını TÜBİTAK olarak üstlenmeye hazırız. “ dedi.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın, üye ülkelerin Bilim, Teknoloji, İnovasyon ve Sanayi Bakanları toplantısına yönelik hazırlıklarına atıfta bulunan Alpaslan, “Türk Devletleri Teşkilatı Sekretaryası koordinasyonunda 15 Ocak 2024 tarihinde, TDT Üyesi Ülkelerin ilgili kurumlarının katılımıyla bir teknik heyet toplantısı gerçekleştirilmişti. BU toplantıdan sonra ülkemiz Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı girişimiyle slaytta yer alan başlıklarda ad-hoc çalışma grupları kuruldu. Bugün burada tartıştığımız konu üstte sağdan ikinci olarak görünen “Ar-Ge İş birliği, Bilimsel Araştırma ve Burslar Alt Çalışma Grubu” na doğrudan katkı olarak değerlendirilecektir.” İfadelerini kullandı.
Prof. Dr. Mandal ve Sayın Alpaslan’ın açıklamalarının akabinde, ilgili Türk devletlerinin temsilcilerinden oluşan Çalışma Grupları tarafından, TÜBİTAK’ın hazırlamış olduğu stratejik gündem temelinde istişarelerde bulunulması hususunda mutabık kalındı.
Dönem Başkanlığı TÜBA’da
Türk Dünyası Ulusal Bilimler Akademileri Birliği dönem başkanlığı, Tataristan Bilim Akademisi Başkan Yardımcısı Aynur Temirhanov tarafından TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker'e devredildi. Başkan Şeker, Tataristan Bilimler Akademisi’nden TÜBA’ya dönem başkanlığı görev devrinin Türk Dünyasında bilimsel iş birliğini daha ileriye taşımak adına önemli bir adım olduğunu vurgulayarak sözlerine başladı.
Türk Dünyası’nın geniş coğrafyasında, ortak tarih dolayısıyla var olan güçlü bağların bilimsel iş birliğinin önemini her geçen gün daha da artırdığının altını çizen Prof. Şeker, bilimsel çalışmalar ve araştırmaların, toplumların kalkınmasında ve ilerlemesinde hayati bir role sahip olduğunu ifade etti. Türk dünyası akademilerinin iş birliği içinde olması, bilgi ve deneyim paylaşımını sağlamak, ortak projeler geliştirmek ve genç bilim insanlarına yeni ufuklar açmak açısından büyük önem taşıyor dedi.
Dönem Başkanlığı için bir yıl, belirlenen hedeflerin tam anlamıyla gerçekleştirilmesi ve kalıcı projelerin hayata geçirilmesi için yeterli bir süre olmadığını dile getiren Şeker bu sürenin üç yıla çıkarılmasının, daha kapsamlı ve uzun vadeli projelerin planlanmasına ve uygulanmasına olanak tanıyacağını söyledi. “Bu değişiklik hem kurumsal hafızanın güçlenmesini sağlayacak hem de başkanlık yapan akademilerin, bilimsel işbirliklerini derinleştirmeleri için daha fazla zaman tanıyacak. Üç yıllık bir dönem başkanlığı süresi, projelerin olgunlaşması ve sürdürülebilir sonuçlar elde edilmesi açısından da oldukça önemlidir. Bu sayede, bilimsel araştırma ve çalışmaların kalitesi artacak, Türk Dünyası’ndaki bilimsel potansiyel daha etkin bir şekilde ortaya konulacak.” dedi.
TÜRKSAT 6A’nın görev alacağı yörüngeye yerleşmesi için gerçekleşen beşinci ve sonuncu ateşleme, 17 Temmuz gecesi 23:58’de TÜBİTAK UZAY’daki Uydu Kontrol İstasyonu’nda gerçekleştirildi. TÜBİTAK UZAY’da gerçekleştirilen TÜRKSAT 6A’nın 5. Ateşlemesine Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da katılarak İstasyonda bulunan mühendisler ile süreci takip etti.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğunda Milli Uzay Programı’nın en önemli projelerinden biri olan TÜRKSAT 6A Projesi’nde çok önemli bir aşamanın, buradaki mühendislerin ve araştırmacıların akıl ve alın teriyle başarıyla tamamlandığını belirtti.
“TÜRKSAT 6A nihai görev yörüngesine yerleşti”
TÜRKSAT 6A'yı 9 Temmuz'da uzaya gönderdiklerini hatırlatan Kacır, "Fırlatmanın 67. dakikasında ekiplerimiz uydudan ilk sinyali aldı. İlk sinyalden yaklaşık bir saat sonra uyduya ilk komutu yine ekiplerimiz göndermiş oldu. Daha sonra yine ekiplerimiz tarafından gönderilen komutla önemli aşamalardan biri olarak kabul ettiğimiz güneş panellerinin açılışını gerçekleştirmiş olduk." dedi.
Kacır, 10-12-14 ve 16 Temmuz'da dört farklı ateşleme yaparak uydunun roketten ayrıldıktan sonra hareket etmekte olduğu 300 kilometre ve 70 bin kilometre arasındaki eliptik yörüngeden adım adım nihai görev yörüngesi olan 35 bin 786 kilometrelik dairesel yörüngeye transfer ettiklerini vurgulayarak, değerlendirmede bulundu:
"Transfer işlemlerinin sonuncusuna da birlikte şahitlik etmiş olduk. 5 dakika 22 saniye süren ateşleme ile artık TÜRKSAT 6A, nihai görev yörüngesi olan 35 bin 786 kilometre irtifadaki dairesel yörüngeye yerleşti. Şimdi önümüzdeki aylarda yaklaşık 50 derecelik yörüngede TÜRKSAT 6A, testlerini tamamlayacak ve sonrasında da nihai görev yörüngesi olan 42 dereceye transfer olacak ve ekiplerimiz tarafından faaliyet göstermek üzere en az 15 yıl boyunca görev yapmak üzere TÜRKSAT'ımıza teslim edilmiş olacak."
Uzay yolculuğu 40 yıllık bir hayal
Bu projeye yıllardır emek veren araştırmacılara, mühendislere, TÜRKSAT’ın, TÜBİTAK'ın, TUSAŞ'ın, ASELSAN'ın ve C-Tech’in bütün çalışanlarına teşekkür eden Kacır, Türkiye'nin uzay yolculuğunun 40 yıllık bir hayal olduğunu, 1985’te Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Yerleşkesinde TÜBİTAK ve ODTÜ arasında imzalanan bir protokolle Ankara Elektronik Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü’nün kurulduğunu hatırlattı.
O yıllarda Türkiye'nin kendi uydularını geliştirmesinin planlarının yapılmaya başlandığını ifade eden Kacır, "Fakat maalesef 80'li ve 90'lı yıllar Türkiye'de dönem dönem siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların yaşandığı ve nihayetinde Türkiye'nin uzay yarışında dünya çapında işler ortaya koyma imkanı bulamadığı yıllar oldu. Ta ki 2000'lere kadar. 2000'li yıllardan sonra Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde Türkiye, kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen ve kendi uydularından istifade edebilen bir ülke olabilmek adına peşi sıra pek çok başarılı projeyi hayata geçirdi. BİLSAT, RASAT, GÖKTÜRK ve geçtiğimiz yıl uzaya gönderdiğimiz yüksek çözünürlüklü görüntüleme uydumuz İMECE'yle, özellikle görüntüleme uydularında muazzam bir yerli kabiliyet elde ettik" dedi.
"Dünya nüfusunun yaklaşık 5 milyarının yaşadığı coğrafyalara erişme imkanına kavuşmuş olduk"
Kacır, haberleşme uydularını geliştirmenin, görüntüleme uydularıyla mukayese edildiğinde daha iddialı ve ileri bir hedef olduğunu dile getirdi.
Daha önceki haberleşme uydularını yurt dışından temin eden Türkiye’nin TÜRKSAT 6A ile ilk kez kendi haberleşme uydusunu kendi ekiplerinin geliştirmeleriyle, tasarımlarıyla ürettiğini ve nihayetinde uzaya gönderdiğini vurgulayan Kacır, değerlendirmede bulundu.
"TÜRKSAT 6A, Türkiye'nin bugüne kadar ürettiği en yüksek kıymete sahip teknoloji platformu, teknoloji ürünüdür. TÜRKSAT 6A ile Türkiye artık kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri haline gelmiştir. TÜRKSAT 6A'nın geliştirilme süreci boyunca 23 farklı çeşitte 84 ekipmanı yerli olarak ürettik. 396 çevresel ve fonksiyonel testi kendi merkezimizde TUSAŞ Yerleşkesinde bulunan USET Merkezi'nde kendi imkanlarımızla başarıyla tamamladık. Nihayetinde TÜRKSAT 6A'da yüzde 80'in üzerinde yerlilik oranı yakaladık. TÜRKSAT 6A'nın da dahil olmasıyla birlikte artık TÜRKSAT haberleşme uydularının kapsama alanı dünya nüfusunun yaklaşık 5 milyarının yaşadığı coğrafyalara erişme imkanına kavuşmuş olduk. Özellikle Hindistan, Endonezya, Malezya ve Tayland, TÜRKSAT 6A ile TÜRKSAT haberleşme uydularının kapsama alanına dahil oldu. TÜRKSAT 6A'da yaşadığımız ilklerden en önemlisi belki de yörünge transferlerini kendi ekiplerimizin kabiliyetleriyle yapabilmekti. Çünkü bu yetkinlik, Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda geliştireceği yeni uydu ve uzay sistemlerinde, yeni projelerinde değerlendireceğimiz önemli bir kabiliyeti bize getirmiş oldu."
Gelecek yıllarda yeni uydu projeleriyle yine Milli Uzay Programı'nın en önemli aşamalarından biri olan Ay Misyonu ile bu kabiliyetleri çok daha ileri düzeylere ekipler sayesinde taşıyacaklarını dile getiren Kacır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin adını uzaya yazdırmaya, Türkiye'yi uzay teknolojilerinde lider ülkelerden biri kılmaya yönelik pek çok projeyi hayata geçirmeye devam edeceklerini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Ben huzurlarınızda, Sayın Cumhurbaşkanı'mıza, TÜRKSAT 6A Projemizi ve tüm Milli Teknoloji Hamlesi Program ve projelerini en güçlü şekilde himaye ettikleri için Kıymetli Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu'na, TÜRKSAT 6A Projesi'ne bugüne kadar sundukları sahiplenme ve destek için yine TÜBİTAK UZAY'a, TUSAŞ, ASELSAN, C-Tech ekiplerine ve elbette nihai olarak uyduyu kullanacak olan TÜRKSAT ekiplerimize, bütün süreç boyunca gösterdikleri gayretli çalışmalar için teşekkür ediyorum. TÜRKSAT 6A, Türk milletine hayırlı, uğurlu olsun."
“Bu gurur bizim, bu başarı bizim, gelecek bizim”
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirmede TÜRKSAT 6A’nın beşinci ateşlemesinin de başarıyla gerçekleştirildiğini vurgulayarak, “Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mehmet Fatih Kacır’ın teşrifleri ile TÜBİTAK UZAY’da Ülkemizin Yerli ve Milli İlk Haberleşme Uydusu TÜRKSAT 6A’nın 5. ateşlemesini gerçekleştirdik! TSİ 23.58’de başlayan son ateşleme toplam 5.4 dakika sürdü ve uydumuz görev yapacağı 35.786 km deki yörüngesine yerleşmiş oldu!” ifadelerini kullandı.
“Yoğun emek, inanç ve özverinin ürünü TÜRKSAT 6A artık görevi için hazır.” diyen Mandal, “Ülkemizin uzaydaki imzalarına bir yenisini kattığımız için mutluyuz ve gururluyuz. Bu başarıda pay sahibi olan tüm mühendislerimize, teknik ekibimize, idari personelimize ve her şeyden önce bize inanan ve güvenen milletimize teşekkür ederiz. Bu gurur bizim, bu başarı bizim, gelecek bizim.” vurgusu yaptı.
ABD Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation-NSF) bünyesindeki “Uluslararası Araştırma ve Eğitim için Ortaklıklar” (Partnerships for International Research and Education-PIRE) programı NSF’in desteklediği tüm bilimsel alanları kapsayan bir çok taraflı destek programıdır. Programın temel amacı, eğitim ve araştırma alanlarında ancak uluslararası işbirliği sağlanarak gerçekleştirilebilecek, yüksek bütçeli projeleri desteklemektir. Bu nedenle PIRE, NSF’in en yüksek seviyeli destek programları arasında bulunmaktadır. Program iki yılda bir çağrıya açılmaktadır.
TÜBİTAK ile NSF arasında Ocak 2016’da gerçekleştirilen anlaşma ile TÜBİTAK, PIRE programı ortaklarından olan 18 ülke kuruluşundan biri haline gelmiştir. (Diğer ortaklar için tıklayınız) Program kapsamında önerilen işbirliği projelerinde Türk tarafı için TÜBİTAK tarafından yurtdışı seyahat desteği ve araştırma desteği verilebilmektedir.
TÜBİTAK'a yapılacak proje başvurularının elektronik başvuru sistemi üzerinden yapılması gerekmektedir.
Ortak araştırma projesi önerme ve destekleme koşulları aşağıda yer almaktadır:
Ortak araştırma projesi önermek isteyen Türk bilim insanlarının, projeyi birlikte gerçekleştirecekleri bir ABD araştırma kuruluşunda çalışan araştırmacı(lar) ile "proje ortağı" olarak anlaşmaları gerekmektedir.
Program kapsamında Türk araştırmacılar proje önerileriyle TÜBİTAK proje başvuru sistemin üzerinden 2560 PIRE Ortak Destek Programı’na başvururken ABD’deki proje ortakları ise NSF’e “Fastlane” sistemi üzerinden başvurabilmektedir. Program ABD’li araştırmacılar için iki aşamalı iken Türk araştırmacılar için tek aşamalı değerlendirme süreci söz konusudur.
Program kapsamında proje süreleri Türk araştırmacılar için de ABD’li araştırmacılar için de 5 yıla kadar olabilmektedir. Proje çerçevesinde Türk araştırmacıların araştırma masrafları kapsamında, uluslararası seyahat masrafları, küçük ekipmanlar, yazılım, hizmet alımı, bursiyer ve benzeri masraflar TÜBİTAK tarafından karşılanmaktadır. Bu doğrultuda Türk araştırmacılar için PIRE kapsamındaki araştırma bütçe üst limiti yılda 500.000 TL’yi geçmeyecek şekilde 5 yıl için en fazla 2.500.000 TL’dir. Proje Teşvik İkramiyesi (PTİ) ve Kurum Hissesi araştırma bütçesinden ayrı olarak verilmektedir.
ABD tarafı için NSF’e gerçekleştirilecek birinci ve ikinci aşama başvuru tarihleri PIRE resmi sitesinde belirtilmektedir.
PIRE programı ilgili internet adresleri aşağıda verilmektedir:
http://www.nsf.gov/funding/pgm_summ.jsp?pims_id=505038
http://www.nsf.gov/publications/pub_summ.jsp?ods_key=gpg
http://www.nsf.gov/publications/pub_summ.jsp?ods_key=nsf16571&org=NSF
Başvuru Konuları:
Program ABD Ulusal Bilim Vakfı’nın desteklediği tüm bilimsel alanlarda açılabilmekte olup bu alanlar şu şekildedir:
(Ulusal Bilim Vakfı ilgili sayfası için tıklayınız)
Serginin açılış törenine; Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Muhammet Kasım Gönüllü, Bulgaristan'ın Ankara Büyükelçisi Anguel Tcholakov, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof. Dr. Burcu Özsoy ve Bulgaristan Antarktika Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Christo Pimpirev katıldı.
İkili İş Birliği ve Ortak Çalışmalar Vurgulandı
Bulgaristan'ın Ankara Büyükelçisi Anguel Tcholakov, açılış konuşmasında, “Bulgaristan-Türkiye, Antarktika'da bile Komşu” temalı serginin, iki ülkenin köklü dostluğunu ve her alandaki iş birliğini simgelediğini vurguladı. "Bulgaristan ve Türkiye, her koşulda dost, komşu ve müttefik olarak birlikte hareket etmeye devam etmektedir. Bilim, güvenlik, savunma ve kültürel miras gibi birçok alanda ortak projeler yürütüyoruz. Antarktika’daki bilimsel çalışmalarımız da bu iş birliğimizin güçlü bir yansımasıdır." dedi.
Büyükelçi Tcholakov, konuşmasında ayrıca Bulgaristan Antarktika Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Christo Pimpirev’in Antarktika’daki bilimsel çalışmalarına ve iki ülke arasındaki kutup araştırmalarına katkılarına da değinerek, bilim insanlarının birlikte yürüttüğü projelerin, gelecekte daha büyük başarılara kapı aralayacağını söyledi.
“Kutup bilimlerinde öncü ülke olmayı ve bu alanda uluslararası iş birliklerimizi güçlendirmeyi hedefliyoruz”
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Muhammet Kasım Gönüllü, konuşmasında Türkiye’nin kutup bilimleri alanındaki vizyonuna dikkat çekerek şunları söyledi:
"Antarktika sadece bilimsel araştırmalar için bir merkez değil, aynı zamanda insanlığın ortak mirasıdır. Türkiye olarak, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonumuz doğrultusunda kutup bilimlerinde öncü ülke olmayı ve bu alanda uluslararası iş birliklerimizi güçlendirmeyi hedefliyoruz. 2017 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz ulusal Antarktika bilim seferleri, bilim insanlarımızın küresel araştırmalara katkı sunmasını sağlamaktadır. Türkiye ve Bulgaristan arasındaki iş birliği, sadece bilimsel çalışmalarla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda genç araştırmacılarımız için yeni fırsatlar yaratıyor ve iki ülkenin bilimsel etkileşimini artırıyor." dedi.
“Bulgaristan ile iş birliğimiz bilim diplomasisinin güzel bir örneğidir”
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, Antarktika'nın küresel bilimsel araştırmalar açısından taşıdığı kritik rolü vurgulayarak, "Türkiye olarak Antarktika’daki bilimsel varlığımızı güçlendirmeye ve uluslararası iş birliklerimizi artırmaya kararlıyız. Bulgaristan ile iş birliğimiz bilim diplomasisinin güzel bir örneğidir. " dedi. İki ülkenin bilimsel ve akademik alandaki iş birliğinin daha da ileriye gitme potansiyeline sahip olduğunu belirten Aydın, "Daha iyi kapasiteye ulaşabileceğimize inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
Antarktika’da 10 Yıllık Ortak Bilimsel Çalışmalar
Bulgaristan Antarktika Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Christo Pimpirev, Bulgaristan ve Türkiye'nin Antarktika'ya dair bilimsel çalışmalar için 10 yıl önce bir mutabakat zaptı imzaladığını hatırlatarak, iş birliğinin verimliliğine dikkat çekti. İki ülke arasında derin tarihi bağlar bulunduğunu ifade eden Pimpirev, Bulgaristan ve Türkiye’nin ortak değerlerine ve dostluğuna vurgu yaptı.
TÜBİTAK MAM Başkanı ve Kutup Araştırmaları Enstitüsü(KARE) Müdürü Prof. Dr. Burcu Özsoy, Kovid-19 salgınından önce, Türk araştırmacıların Bulgaristan’ın Antarktika altyapısını kullandığını, Bulgar araştırmacıların ise Türk seferleri aracılığıyla kıtanın farklı bölgelerine erişim sağladığını belirtti. Pandemi sonrası iş birliğinin, Bulgaristan’ın ilk kutup deniz araştırma gemisinin denize indirilmesiyle yeni bir aşamaya geçtiğini ifade eden Özsoy, “Bu nedenle, 2022’de iki ülke arasındaki araştırmacı değişim programları devam ederken, lojistik iş birliği yeni zirvelere ulaştı.” diye konuştu.
2014 ve 2015 yıllarında 2 Türk bilim insanı bireysel girişimleri ile Bulgaristan’ın Antarktika seferlerine katıldı. 2018 yılında Bulgaristan’ın Antarktika’daki bilim üssüne 2 Türk araştırmacı gönderildi. Devam eden süreçte de Bulgar bilim insanları Ulusal Antarktika Bilim Seferlerimizde (TAE) misafir edildi ve Türk bilim insanları da Bulgaristan’ın Antarktika’daki bilim üssünde çalışmalarını gerçekleştirdi. 2020 yılından bu yana ise KARE ve BAI arasında imzalanan ikili işbirliği anlaşması kapsamında süreçler yürütülüyor.
İkili iş birliği kapsamında bugüne kadar 100’den fazla Bulgar bilim insanı, Türkiye'nin "Şili-Antarktika, Antarktika-Şili" uçuşlarında misafir edildi. Son 3 senedir de Türkiye’nin Antarktika’daki çalışmaları için gönderdiği bilimsel kargoları, Varna’dan Antarktika’ya Bulgaristan’a ait NAVAL-RSV-421 isimli gemi ile Bulgaristan tarafından gerçekleştiriliyor.
2024 yılında gerçekleştirilen TAE-VIII özelinde ise, bir Bulgar araştırmacı misafir edilirken, bir Türk araştırmacı da Bulgaristan’ın Antarktika üssünde çalışmalarını gerçekleştirdi. Yine aynı sefer kapsamında 3 Bulgar araştırmacı güney yönlü ve 9 araştırmacı kuzey yönlü olmak üzere toplam 15 Bulgar araştırmacı Türkiye’nin Antarktika uçuşlarında misafir edildi. TAE-VIII kargoları ise Varna üzerinden Antarktika’ya Bulgaristan gemisi ile ulaştırıldı. Yine 2024 yılında, Dördüncü Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferi (TASE-IV) sırasında bir Bulgar araştırmacı seferde çalışmalarını icra etti.
Sergi öncesi Bulgaristan Heyetinden TÜBİTAK’a ziyaret
Sergi öncesinde yürütülen ikili iş birlikleri çerçevesinde, Bulgaristan’ın Ankara Büyükelçisi Anguel Tcholakov ve beraberindeki heyet, TÜBİTAK Başkanlık Binası’na bir ziyaret gerçekleştirdi. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın’ın ev sahipliğinde gerçekleşen görüşmede, iki ülke arasındaki bilimsel iş birlikleri, özellikle Antarktika’daki ortak çalışmalar ele alındı.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, Türkiye ve Bulgaristan’ın kutup araştırmalarındaki iş birliğinin, bilimsel keşifleri ilerletmenin yanı sıra küresel sorunlara ortak çözümler geliştirme açısından da önemli bir örnek teşkil ettiğini vurguladı. Antarktika araştırmalarının ötesinde, TÜBİTAK ile Bulgaristan Bilimler Akademisi (BAS) ve Bulgaristan Tarım Akademisi arasındaki başarılı iş birliklerine de değinilerek, çeşitli disiplinlerde ortak araştırma projeleri yürütüldüğü ve bu iş birliklerinin artması potansiyeli masaya yatırıldı.
TÜBİTAK MAM Başkanı Prof. Dr. Burcu Özsoy da katıldığı toplantıda, Antarktika’da gerçekleştirilen bilimsel projeler, lojistik destek ve çevresel sürdürülebilirlik konularını ele aldı.
Heyette yer alan Bulgaristan Antarktika Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Christo Pimpirev, Antarktika’da gerçekleştirilen bilimsel projelere dair görüşlerini paylaşırken, TÜBİTAK MAM Başkanı Prof. Dr. Burcu Özsoy da Türkiye’nin kutup araştırmalarındaki rolüne ilişkin bilgi verdi.
Sergi Büyük İlgi Gördü
Fotoğraf sergisi kapsamında, Türkiye ve Bulgaristan’ın kıtadaki bilimsel faaliyetleri ve ortak projeleri ziyaretçilere tanıtıldı. Etkinlik, katılımcıların sergiyi gezerek bilim insanlarıyla birebir görüşmeler yapması ve projeler hakkında detaylı bilgi almasıyla devam etti.
Gece boyunca, Türkiye ve Bulgaristan’ın kutuplardaki bilimsel varlığını daha da geliştirmek ve akademik iş birliklerini artırmak adına fikir alışverişinde bulunuldu.
Ortak araştırma projesi önermek isteyen Türk bilim insanlarının, projeyi birlikte gerçekleştirecekleri bir ABD araştırma kuruluşunda çalışan araştırmacı(lar) ile "proje ortağı" olarak anlaşmaları gerekmektedir.
ABD’deki proje ortakları NSF'ten halihazırda devam eden proje destekleri olan veya NSF'in herhangi bir araştırma destek proıgramına yeni başvuracak araştırmacılar olabilirler.
Türk tarafı için program sürekli olarak başvuruya açıkken ABD tarafı için başvurulacak programa göre son başvuru tarihleri değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte proje süreleri ve bütçeleri de ABD tarafı için başvurulacak programa göre değişiklik göstermektedir. Türk tarafı için sürekli açık olan 2501 NSF ile İkili İşbirliği Programı bütçe üst limiti 3.000.000 TL, süre üst limiti ise 36 aydır.
NSF’in ilgili internet adresleri aşağıda verilmektedir:
Alanlara göre açılan çağrılar:
http://www.nsf.gov/funding/browse_all_funding.jsp
Proje hazırlama Kılavuzu: