TÜBİTAK Fen Lisesi’nden Hem ISS’e Hem de Antarktika’ya Seslendiler!

-A +A

Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan (ISS) canlı bağlantı yaparak bilime ve uzay çalışmalarına ilgi duyan TÜBİTAK Fen Lisesi’nin, İstanbul ile Kocaeli’deki fen liselerinin ve Uluslararası Bilim Olimpiyatları’nda başarı elde eden öğrencilerin sorularını yanıtladı.

Öğrencileri Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal yalnız bırakmadı. Seçilen diğer astronot Tuva Cihangir Atasever de etkinliğe katıldı.

Bilim farkındalığı çok önemli”

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil etkinlikte yaptığı konuşmada kendi eğitim sürecinden ve deneyimlerinden bahsetti. Yer çekimsiz ortamlar ve neden olduğu yanma konularının önemine işaret eden Yozgatlıgil,  “Uluslararası Uzay İstasyonu aslında bir laboratuvar ve biz buraya bağlantı gerçekleştiriyoruz. 6 odalı bir ev büyüklüğünde bir yer. Çok önemli çalışmalar yapıyor ama bu içinde bulunduğumuz kampüste de yer çekiminin olduğu bir ortamda çok ileri araştırmalar yapılıyor.” ifadeleriyle TÜBİTAK Gebze Kampüsü’nün de önemine işaret etti, “Nasıl daha yüksek ısıya dayanıklı malzemeler oluşturuluyor? Biz bunları neden dünyada yapamıyoruz ya da dünyada bunları nasıl yaparız? Uzaydaki yaşam ortamlarında Ay ekosisteminde, karbondioksiti üretmesi ya da karbondioksitten beslenmesi nasıl olur, gibi çalışmaları da bu kampüste yapabilirsiniz. Yani aslında bilim farkındalığı çok önemli. Hepsi sizin elinizde. Önemli olan araştırmanın içinde olmak.” dedi.

Gençlerin araştırma ekosisteminin içinde etkin yer almasının önemine işaret eden Yozgatlıgil, “Şu an çok güzel işler yapıyoruz, kendi uydularımızı üretiyoruz. Sizlerin önünde gerek bilim noktasında gerek mühendislik noktasında gerek tıp alanında o kadar çok hem sorumluluk hem de fırsat var. Türkiye’de yapılacak o kadar çok iş var ki. İnşallah sizleri de üniversitelerde çalışıyor olarak göreceğiz” temennisiyle sözlerini sonlandırdı.

“Bu misyon ilk; ancak son olmayacak”

Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Hasan Mandal bilim misyonunun önemine değindi; “Gerçekten buradaki her deneyim, her yaşam birimlerinde ve teknolojilerde farklı bir şekilde özenle seçildi.”

Misyonun adının Türk astronot ve bilim misyonu olduğunu vurgulayan Mandal “Bu misyonun Fen lisemizdeki öğrenciler için daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Gelecekte bu misyon devam edecek. Bilim misyonu devam edecek, bu nedenle gelecek için şimdiden tasarlamak gerekiyor.” dedi.

Ay misyonunu da hatırlatan Mandal, “Ayrıca kendi fırlatma işlemlerimizi gerçekleştirmek ve kendi uzay araçlarımızı oluşturmak gibi diğer projelerimiz de bulunuyor. TÜBİTAK tarafından gerçekleştirilecek farklı misyonlar da araştırıyoruz.” diye konuştu.

“Bu misyonları gerçekleştirecek olanlar sizlersiniz” vurgusu yapan Prof. Dr. Mandal, “Gençlerimizle birçok ortamda, proje yarışmalarında, bilim olimpiyatlarında, TEKNOFEST'te buluşuyoruz. Orası sizlerle buluşma noktamız, bir sonraki siz olmalısınız! Ne yazık ki her öğrencimize bu imkan sunulamayabiliyor ancak sizler bu imkana sahip öğrencilerimizsiniz. Sadece buraya katıldığınız için değil Türkiye’nin en iyi liselerinde öğrenci olma hakkını elde ettiğiniz için. Bu sizin başarınız ama bu aynı zamanda geleceğe doğru önemli bir sorumluluk. Ben bu önemli sorumluluğu en iyi şekilde yerine getireceğinizi düşünüyorum. “ ifadelerini kullandı.

Mandal “Bu başlatılan misyon, Sayın Bakanımızın ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da birçok ortamda belirttiği gibi, ilk ancak son olmayacak. Dolayısıyla, bundan sonraki aşamalarda yer olacak olan arkadaşlarımız için bu alanda yapılacak çok fazla yenilik ve bilimsel derinlik bulunuyor. Sorunlar arttıkça, bunları çözmek için adım atmamız gerekiyor.” dedi.

Alper Gezeravcı öğrencilerin sorularını yanıtladı

"Fırlatma sürecinde, koltuğa bağlandığı anda neler hissettiği"nin sorulması üzerine Gezeravcı, şu ifadeleri kullandı: "Uzun ve meşakkatli bir hazırlık sürecinden sonra milletimizin heyecanla beklediği o anın geldiğini, tüm ülkenin tek yürek fırlatma sürecini takip ettiğini bilmek beni çok mutlu etti. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle yaşadığım süreci ve bulunduğum anın olağanüstü olduğunu düşündüm. Diğer taraftan olası acil durum senaryolarında göstereceğimiz reaksiyon ve uygulayacağımız acil durum prosedürlerini tekrar ediyordum." Gezeravcı, vücudu yer çekiminin ezici ağırlığı altındayken görevlerini yerine getirebilmek için bedensel yeteneklerini geliştirdiğini ifade ederek, havacılık eğitimi ve tecrübesinin fırlatma sürecini rahat geçirmesine vesile olduğunu söyledi.

"Deney konularımız farklı disiplinleri içeriyor"

ISS'de uyguladığı deneylerin sonuçlarına ilişkin soruyu da yanıtlayan Gezeravcı, şunları kaydetti: "Deney konularımız biyoloji, fizik, tıp ve genetik alanlarında farklı disiplinleri içeriyor. TÜBİTAK bünyesinde hazırlanan 'gMetal' deneyimiz var. Kimyasal tepkimesiz koşullarda katı parçacıklar ile akışkan ortam arasında homojen karışım oluşturulmasının yerçekimine etkisini araştırıyoruz. Tıp alanında uzay ortamının insan sağlığı üzerindeki etkilerini incelediğimiz deneyimiz var. Burada radyasyona maruz kalmanın kansere neden olan baskılayıcı hücrelere etkisini inceliyoruz. Yerçekimsiz ortamdan etkilenen henüz işlevi keşfedilememiş genler ve bunların bağışıklık sistemiyle ilişkisini araştırıyoruz. Bu etkilerin tespit edilebilmesi için dünyada kan örneklerim alınmaya başlandı, halihazırda alınmaya devam ediyor. Görev sonunda da yine son kan örneklerim alınarak numuneye yönelik çalışma tamamlanmış olacak. 'PRANET' deneyiyle propolisin mikro yerçekimi ortamındaki bakteriler üzerindeki etkisini araştırıyoruz."

"Dünyadakinden çok daha kısıtlı koşullarda deney yapabiliyoruz"

Gezeravcı, "Uzay ortamında insan sağlığı ve fizyolojisinde nasıl değişimler oluyor?" sorusu üzerine, uzay uçuşunun birçok insan açısından zorlayıcı fiziksel koşullara sahip olduğunu söyledi. ISS'nin kendilerini uzay radyasyonu gibi çevresel faktörlerden korumasına karşın vücutlarının mücadele etmesi gereken birçok fizyolojik zorluk bulunduğunu anlatan Gezeravcı, şunları kaydetti: "Düşük yer çekimi, azalan fiziksel aktivite ve diğer koşullar sebebiyle beslenme sorunları ve uykusuzluk gibi birçok probleme sebep olma ihtimali barındırıyor. Ankara Üniversitesinden bilim insanlarımız; fırlatma, uzay ortamı ve geri dönüşün insan sağlığına etkilerini ortaya çıkarmak için çalışıyorlar. Bunun için benim vücudumda gerçekleşen fizyolojik ve biyokimyasal değişimlere dair verileri inceleyecekler. Bu kıymetli veriler bundan sonraki görevlerde olumsuz etkileri hem de dünyadaki hastalıklara karşı tedavi ve önleyici tedbirler geliştirmeye katkı sunacak."

"Deneyleri gerçekleştirirken hangi alt yapıları kullandığına" ilişkin soruyu da yanıtlayan Gezeravcı, ISS'de dünyadakinden çok daha kısıtlı koşullar ve üst düzey güvenlik prosedürlerine uygun şekilde deney yapabildiklerini dile getirdi.

ISS'de sınırlı enerji ve ham madde kaynaklarına sahip olduklarını anlatan Gezeravcı, şu değerlendirmede bulundu: "Bu nedenle uzayda gerçekleştirilecek deneyler önce burayla uyumlu hale getiriliyor. Bu hem deneyi öneren bilim insanlarının hem de istasyondaki teknolojik imkanlar konusunda uzman kişilerin işbirliği içinde çalışmasını gerektiriyor. Malzeme deneyimiz için dünyadan getirdiğimiz alaşımları Japonya'ya ait KIBO modülünde elektrostatik kuvvet ile askıda tutarak aynı anda lazer ışınları yoluyla ısıtmamız ve ergime sıcaklığına getirmemiz gerekiyor. Bunun için ihtiyacımız olan ortamı istasyonda ELF dediğimiz altyapıyla güvenli şekilde yaratabiliyoruz." Deneyleri yaparken ISS görev kontrol merkeziyle sürekli iletişim halinde olduklarını belirten Gezeravcı, TÜBİTAK Uzay ekibinin, üniversitelerden bilim insanlarının koordineli şekilde deneyleri takip ettiklerini, gerektiğinde kendisine destek olduklarını söyledi. Gezeravcı, deneyler sırasında beklenmedik bir durumla karşılaşırsa yine uzmanlara danışabildiğini vurgulayarak, sürekli bağlantının deneylerin başarıyla yürütülmesi için olduğu kadar astronotların sağlığının ve güvenliğinin korunması için de kritik önemde olduğunu ifade etti.

Gezeravcı, "Astronotta bulunması gereken özellikler nelerdir?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Bir astronotun birçok farklı özelliği bünyesinde barındırması gerekiyor. Ben serinkanlılığın; bu çeşitli özellikleri barındıran, bütünü koruyan ve içimizdeki potansiyeli, ihtiyaç halinde, tam olarak kullanabilmemizi sağlayan bir kalkan olduğunu düşünüyorum. Havacılıktan edindiğim tecrübeler ve geçmişte yaşadığım acil durumlar, serin kalma açısından beni bugün kendime oldukça güvendiğim bir noktaya getirdi. Uzaya ulaşmak ve burada yaşamak için fiziksel ve zihinsel durumumuz uzayda yaşamak için uygun olmak zorunda. Bu nedenle sağlıklı bir vücut ve zihin çok önemli. Ama ben doğuştan gelen bir rahatsızlık olmadığı ve sağlıklı bir yaşam sürdürdüğünüz sürece birçoğunuzun bu kriterleri karşılayacağını düşünüyorum. Eğitim, astronot olmak için çok önemli. Mühendislik, fen bilimleri, matematik gibi temel teknoloji ya da tıp alanlarında yüksek lisans derecesini tamamlamanız sizin için iyi bir başlangıç olabilir. Astronot olmanız için illa pilot olmanız gerekmiyor ancak bir miktar uçuş tecrübeniz olması size fırlatma ve dünyaya dönüş sürecinde yaşayacağınız deneyimlerde fayda sağlıyor. Ben faydasını gördüm." Dil becerisinin de önemli olduğunu anlatan Gezeravcı, insanların uzayda uyumlu çalışmaları gerektiğine işaret etti. Farklı ülkelerden astronotlar bir arada çalıştığı için ortak dil olarak İngilizce konuştuklarını dile getiren Gezeravcı, sözlerini şöyle tamamladı: "Sabır, azim ve tutkuyla siz her şeyi başarabilecek potansiyele sahipsiniz. Hayal kurmaya ve hayallerinizin peşinden gitmeye devam edin. Mezun olduğum Hava Harp Okulunu da bünyesinde bulunduran Milli Savunma Üniversitemiz bir taraftan askeriye geleneğini gözetirken diğer taraftan modern yöntemlerle çağın gerekliliklerine uygun lisans ve lisansüstü eğitim veren bir kurumumuz. Sizleri de Milli Savunma Üniversitesi bünyesindeki okullarda görmeyi arzu diyorum."

Antarktika’ya bağlantı sürprizi

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal öğrencilere bir sürpriz yaptı, bir de Antarktika’ya bir bağlantı gerçekleştirildi.

8. Antarktika Bilim Seferi Koordinatörü Prof. Dr. Burcu Özsoy ile gerçekleşen bağlantıda sefer ekibiyle birlikte gemide olduklarını belirterek “62 güney enlemindeyiz. -7 derecedeyiz o nedenle dışarıdan bağlantı yapamıyoruz ama arkamızda buzullar ve güney okyanusunda seyrediyoruz.” diye konum bilgisini paylaştı. Prof. Dr. Mandal’ın sorusu üzerine  8. Antarktika Bilim Seferi hakkında bilgiler paylaşan Özsoy, seferde gerçekleşecek 22 projenin detaylarını aktardı.

Özsoy Antarktika’da kutup ayısı bulunmadığın hatırlatarak burada penguenler olduğunu kaydederek “ Penguenlerin yanında bölgede foklar ve katil balinalar da var.  Penguenlere 5 metreden daha fazla yaklaşmamak gerekiyor. Biz uçaktan indiğimizde ayaklarımızı da özel bir solüsyon ile dezenfekte ediyoruz.” şeklinde ilginç bilgiler de paylaştı.

Öğrencilerin sorularını yanıtlayan Özsoy, iklim şartlarının zorlu olduğunu belirterek geminin yanında geçtiği buzulları ve şiddetli rüzgarların olduğunu kaydetti, “Hava koşulları anlık değişebiliyor. Bu nedene yerleşkemizde meteorolojik ölçümler yapıyoruz. Sahadaki araştırmacılarımızı da telsizlerle takip ediyoruz”  dedi.

Başka bir soru üzerine sefer katılımcılarının nasıl bir ciddi bir eğitimden geçtiğini anlatan Özsoy, “Bu işin hem hukuki hem sosyal hem iletişim boyutu var hem de aynı zamanda sahada yapılması gereken ve yapılmaması gereken davranışlar var.” vurgusu yaptı.

Sekizinci seferde önceki seferlerde ciddi bir bilgi birikimi edindiklerini kaydeden Özsoy, haritalama çalışmalarına katkıda bulunduklarını belirterek haritalarda boşluklar olduğunu hatırlattı. Uluslararası iş birliklerinin önemine vurgu yapan Özsoy, “Bizim ülkelerle iş birliği anlaşmamız var. Bunlardan bir tanesi İspanya. Geçen sene de Türk bilim insanımız İspanya seferine katılmıştı. Bu sene de iki araştırmacı bizim seferimize katılmış durumda. Hem bizim Türk bilim insanlarımızla ortak çalışmalar yapılabildiği gibi hem de aynı konulara çalışan bilim insanları ile olumlu süreçlere şahit oluyoruz. Bulgaristan ile yıllardır çalışmalarımız var. Kolombiya gemisinde şu an bir Türk bilim insanımız var. Ama dün uçakta da karşılaştığımız Çek ekibiyle şu an üç tane ortam çalışmasını ilk adımları atıldı.” dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil’in sorusu üzerine araştırmacıların heyecanını aktaran Özsoy, “Antarktika’da kalıcı Türk bilim üssümüzün olması ve buradaki laboratuvarlarda çalışılabilir olması bizim için hakikaten çok kıymetli. Diğer ülkelerin Türkiye'nin gelmiş olduğu nokta konusundaki geri dönüşleri de inanılmaz mutlu ediyor. Türkiye'nin başarısı konuşuluyor. Biz de yeni nesillere bu başarıyı aktarmak için hazırız” vurgusu yaptı.

 

02.02.2024